“Değerli Olan, Markaların Hikayeleri”
Sizin markanızın hikayesi var mı? Varsa ne? Bana yollar mısınız? Bu sayıda markaların isimlerinin nereden geldiğinden, logolarının anlamından, hikayelerinden ve bu hikayeleri nasıl kullandıklarından bahsetmek istedim. Her markanın baştan sona her ayrıntısı oya gibi işlenmiş bir hikayesi olmalı, bu hikayeyi öne çıkarmalı, diğer unsurlar ile desteklemeli. Ülkemizden ve dünyadan örnekleri paylaşmak ve bazıları hakkında küçük yorumlarımı da sizlerle paylaşmak istedim.
İsimlerin hikayelerinden bazı örnekler:
Amazon.com
Jeff Bezos sanal alışveriş şirketinin isminin alfabetik sırada önde çıkması için A harfiyle başlamasını istedi. Sözlükte isim ararken dünyanın en büyük nehri kabul edilen Amazon’da karar kıldı çünkü şirketinin de bir gün o kadar büyük olmasını istiyordu.
Adidas
Spor ürünleri üreticisi Adidas, ismini kurucusu Adolf Dassler’ın takma adı adı ve soyadının ilk 3 harfinin birleşiminden alıyor.
Starbucks
En popüler kahve Markası olan Starbucks ismini Herman Melville’in ünlü romanı Moby-Dick’teki ‘Starbuck’ isimli karakterden esinlenerek aldı.
Intel
Dünyanın en önemli teknoloji şirketi ve işlemci üreticilerinden ‘İntel’ Markasını ‘Integrated Electronics’in kısaltılmış halinden alıyor. (Bence ayrıca Intelligent, Intelligence kelimelerini çağrıştırılması da düşünülmüştür.)
Rolls Royce
Henry Royce, lSS4’de makine üreten bir fabrika kurdu. 1904’de ilk otomobili yaptı ve otomobil satan Charles RolIs’l a tanıştı. Royce’ın yaptığı otomobilleri Rolls sattı ve markanın ismi (Rolls Royce) buradan doğdu.(Tekerleme gibi, Henry Royce, Charles Rolls)
Vakko
Vitali ve Alber adlı iki kardeşin isimlerinin baş harflerini ve Hakko soyadının ‘kko’ kısmını birleştirerek oluşturduğu bir marka. (Çok başarılı)
Burada önemli olan şu, bu hikayeler yastık altında kalmamış, bu şirketler hikayelerini insanların konuşmasını sağlamışlar. Türkiye’de bu konuda beğendiğim hikaye ise Lazzoni’ye ait. İnsanların marka hakkında İtalyan mı? Karadenizli mi? Laz ön eki oradan mı geliyor? Yok yok İtalyan kesinlikle şeklinde tartışmaları. Bir marka hakkında konuşulmasını sağlamak için çok iyi bir reklam yolu. Çocukluğumuzda ve ergenliğimizde Rahmetli Vehbi Koç ve Sakıp Sabancı’ya ait çok sayıda hikaye dinlemişliğimiz vardır. Ne kadarı doğru bilemiyorum ama isimlerini ve hikayelerini benim yaş grubumdaki herkes çok iyi bilirdi.
Rahmetli dedemin de yıllarca çalıştığı, ilk yerli otomobil kabul edilen Anadol’un da marka hikayesi şöyle:
Otomobile verilecek isim herkesin zihnini kurcalıyordu. Bunun için halkın katılacağı bir isim yarışması düzenlenmesi ve 10 bin lira ödül verilmesi kararlaştırıldı. Tahmin edilemeyen bir ilgiyle karşılaşılmış ve 86 bin 318 mektup, telgraf alınmıştı. Teklif edilen 18 bin 660 ayrı isim arasından Anadolu, Anadol, Otosan ve Veko isimleri seçildi. Yeni otomobil için ‘Anadolu’ ve halk arasındaki diğer bir kullanım şekli olan ‘Anadol’ isimleri birinci kabul edildi.
Şehir efsanesi tadında Marlboro hikayesi 🙂
Marlboro firmasının kuruluşu oldukça ilginç. Marlboro adında bir tütün fabrikası varmış. İflasın eşiğinde olan bu fabrikaya bir adam gelmiş ve satışları 3 ay içersinde 3 katına çıkartabileceğini , eğer çıkartırsa şirkete ortak olacağını , söylediğini yapamazsa da hayatı boyunca fabrikada bedava tütün sarabileceğini söylemiş. Çaresizlik içerisinde, kaybedecek hiçbirşeyi olmayan fabrika sahipleri de bu adamın dediğini kabul etmişler. Adamın bunlardan istediği şey boş Marlboro paketleriymiş. Fabrika’da da bu boş paketlerden istemediği kadar çok varmış. Sonra bu adam gitmiş bütün paketleri tek tek ayağıyla ezmiş ve 3 ay boyunca Amerika’nın farklı bölgelerine bu boş paketleri uçaktan attırtmış. Amerikan halkı sabah uyandıklarında boş Marlboro paketlerini görünce bu kadar çok Marlboro içiliyorsa vardır bunda bir şey diyerek satın almaya başlamışlar. Şirketin satışları o ay 5 kat artmış. Bu adam Philip Morris’den başkası değilmiş.
9
Yorum Yok