Gelin hep birlikte, Türkiye’nin her yerini ağaçlandıralım!
Bütün bir yaz boyunca her gün orman yangını haberiyle güne başladık. İzmir, Muğla, Isparta, Eskişehir, Antalya, Manisa ve birçok nice şehrimizdeki yaşam kaynaklarımız gözlerimizin önünde kül oldu. Hem akciğerlerimizi hem de birçok canlıya yuva olan ormanlarımız ve bu canlıların da büyük bir kısmını yangınlarda kaybettik. Bu hepimiz için çok üzücü oldu.
Yıllar önce Olimpos’ta tatil yaparken, bir orman yangını haberi gelmiş, orada konaklayan veya yaşayan insanlar olarak hep birlikte yardıma gitmiştik. Tüm esnaf destek olmuş, yardıma gidenlerin ihtiyacı olabilecek suları arabalara ücretsiz yüklemişlerdi. Yangın yerine vardığımızda görüntü korkunçtu. Kibrit gibi yanan koca koca ağaçlar, inanılmaz bir ses, çatırdamalar, alevin gürültüsü ve niceleri. Sanki ağaçlar çığlık atıyor ve onu duyuyormuşum gibi hissediyordum. Canlı şahit olduğum, söndürmek için hep birlikte yarım günden fazla uğraştığımız bu olay aklımdan hiç çıkmadı. Yaşamadan tahmin etmek, televizyonda izlemek gibi bir şey değildi bu. Devasa ağaçlar dakikalar içerisinde yanıp kül oluyor. Yangının olduğu bölgeden hayvanlar dışarılara doğru kaçmaya çalışıyordu. Bu yangının gücü ve büyüklüğü karşısında insanların çabaları sinek vızıltısı gibi kalıyordu. Biz orman yangınına biraz yaklaştığımızda, belirli bir süre orda durunca, ayakkabının tabanına rağmen ayaklarımızın içi su toplamış, çok sonra fark ettik. Yerden gelen ısıyı siz tahmin edin. Dozerlerin yardımıyla ancak sabaha karşı yangın kontrol alınabildi ama görüntü içler acısıydı. Bir orman yangınını yerinde görmüş ve söndürmek için çalışmış biri olarak, gördüğüm her orman yangını haberinde o geceyi hatırlarım ve içim bir kat daha fazla burulur.
Bu yaz yaşadığımız orman yangınlarından sonra, benim elimden ne gelir diye düşündüğüm zaman, aklıma en başta Tema geldi. İlk olarak davet edildiğim etkinliklerden Tema’ya ağaç bağışı yapmalarını isteyeceğim. Bu sayede 200-300 ağaç kazandırabileceğimi düşünüyorum. Kendim de ekmeliyim diye düşündüm. Ağaç ekme, dikme çalışmasının iki problemi var, birincisi yer, ikincisi iş gücü. Tek başıma dikebileceğim ağaç sayısı sınırlı kalacak, yeterli olmayacak. Madem ki 2019-2020 döneminde 100 civarı etkinliğe katılacağım, ortalamada da her birinde 300 kişi dinleyecek desek, 30.000 kişilik büyük bir güç olacağız. Bu etkinlikleri izlemeye gelen dostlar destek olurlar, Türkiye’nin dört bir köşesine tohumları ekebiliriz diye düşündüm. Bu sebeple 2019-2020 dönemi itibariyle konuşmaya davet edildiğim her etkinlikte tohum dağıtıp çevre bilinci aşılamayı ve ülkemizin ağaçlandırılmasına katkıda bulunmayı hedefliyorum.
Ekibimle birlikte, ne yapabiliriz? diye araştırırken Tohumkart ile karşılaştık. (Erva Özpelit buldu, www.tohumkart.com) Her etkinlikte benim bir kartvizit anlatımım vardır, dinleyenler iyi bilir, bunu TohumKart ile birleştirirsek, dostlar da buna destek olur, yüzlerce ağaç ve çiçek ekeriz dedik.
Tohum Kart nedir?
Bildiğimiz kartvizitin içerisine ağaç ve çiçek tohumları koyuyorlar, bunu toprağa ektiğinizde, kağıt toprakta yok oluyor ve orada yepyeni canlar yeşeriyor. Çıkışta kartvizitimi almak isteyen her dostum, bunu toprağa kavuşturmaya söz vermiş olacak. Bu sayede elele binlerce ağaç ekeceğiz/dikeceğiz. Tohumkart ekibi, sağ olsunlar, projeye çok büyük ilgi gösterdiler ve inanılmaz bir iş çıkardılar. İş birlikleri ve destekleri için kendilerine sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız! Bu kartvizitlerden kullanmanızı tavsiye ederim.
Türkiye’nin Her Yerini Ağaçlandırmak istiyoruz, destek olacak dostlara, şirketlere, kısacası herkesin yardımına ihtiyacımız var. Paylaşımlarda #TürkiyeyiAğaçlandırıyoruz etiketini kullanacağız ve umarım bu konuda hep birlikte bir nebze de olsa faydamız dokunur. Unutmayalım ki çevre bilinci önce kendi çevremizde başlar. Herkes kendi yaşam alanını yeşillendirmeye başlarsa, tüm Türkiye yeşillenir. Hep birlikte, Türkiye’nin her yerini ağaçlandırıyoruz!
97
Yorum Yok